Bir İşveren Markası Başarı Öyküsü – Netflix!
Geçtiğimiz son birkaç yıla bakarsak Netflix’in sıfırdan çok değerli bir işveren markası yarattığını görebiliriz. Twitter, Instagram ve Facebook’ta WeAreNetflix ve LinkedIn’de de sadece Netflix olarak konumlandırdıkları hesaplarının şu anda dünya üzerinde 6 milyondan fazla takipçisi var. İşveren markası çalışmaları kapsamında asıl amaç yeteneği firmaya çekmek olsa da Netflix’in bu çalışmaları aslında firmanın bütünsel pazarlama araçlarına da çok iyi hizmet veriyor diyebiliriz.
Örneğin; dünya Covid-19 salgını ve diğer insan hakları protestolarıyla hızla değişirken işveren markası ekibi stratejilerini yeni gerçekliği yansıtacak ve bunlara duyarlı olacak şekilde ayarlamaları gerektiğini çok iyi biliyordu. Bütün marka çalışmalarını da tüm bu olup bitene karşı şirket kültürünün duruşunu anlatır şekilde düzenlediler.
LinkedIn Impact 2020 konferans serisinde konuşan Netflix İşveren Markası yöneticileri Amir Moini ve Marquise McCoy, şirket kültürlerini yansıtmadaki başarıları konusunda birkaç önemli püf noktasından bahsettiler.
1. Havalı ve esprili içeriklerden daha neşeli, insancıl, samimi ve gerçekçi içeriklere geçiş.
Pandemi ile bir anda değişen dünya gündemi Netflix’in içerik paylaşımlarında değişikliğe gitmesine neden olmuş. Amir ve Marquise, havalı ve esprili içeriklerden ziyade mevcutta yaşanan olaylara empati geliştiren, cesaret, birlik ve beraberlik aşılayan içerikler yayınlamanın daha doğru geldiğini ve stratejilerini de bu yönde değiştirdiklerini söylüyorlar. Bunun için de örneğin; dünyaca ünlü kişisel gelişim uzmanı Brene Brown’un Netflix’teki belgeselinden “cesaret” temalı bir ekran görüntüsü paylaşmışlar içerik olarak. Bir diğer örnek de; bu zor zamanlarda gülümsemenin yaratacağı etkiyi düşünerek Netflix’in İspanya ekibinin tamamen renkli kıyafetler giyinip gülümsedikleri bir fotoğraf kolajı paylaşmaları.
2. Bilgilendirici webinar içeriklerine öncelik verme.
İnsanlara cesaret, neşe ve ilham aşılayan içeriklerden başka onları profesyonel anlamda mevcut durumlarından bir üst seviyeye taşıyabilecek içeriklerin de olması gerektiğini düşündüklerini söylüyor Amir ve Marquise. Bu tarz bir içeriğe örnek olarak da kendi çalışanlarının deneyimlerini, görevlerinin içeriği ve bu görevlere nasıl geldikleriyle ilgili yaptıkları konuşmalardan oluşan bir video paylaşımını veriyorlar. Böylelikle insanlara profesyonel açıdan ilham vermişler ve ufuklarını genişletmişler.
3. Sayıdan ziyade niteliğe önem verme, bu ayda bir içerik çıkmak demek olsa bile.
Netflix’in son dönemde işveren markası çalışmaları kapsamında sosyal medya ve diğer platformlar üzerinden yayınladıkları içeriklerin sayısında azalma görünüyor. Bunu da aslında bir şey paylaşmış olmak için paylaşmak değil, anlamlı bir şey olduğunda paylaşmak daha anlamlı diye özetliyor Amir ve Marquise. Bu düşünce tarzı gerçekten çok etkileyici. Gerekli gereksiz bir sürü içerik paylaşarak platformlarda boy göstermektense, gerçekten paylaşmaya değecek bir şey olduğunda paylaşarak daha büyük bir etki yaratma düşüncesi riskli ama bir o kadar da değerli diyebiliriz.