2020’de Öne Çıkan 3 Önemli İşveren Markası Trendi
2020’nin başlarında, “işveren markası” ifadesi, şık ofisler, eğlenceli şirket inzivaları ve kıskanılacak ikramiyelerin görüntülerini çağrıştırmaya hazırlanıyordu. Yılın sonuna yaklaşırken, işveren markalaşması fikri tersine döndü. 2020, nasıl çalıştığımızı, sosyalleştiğimizi ve nasıl etkileşim kurduğumuzu yeniden tanımlayan bir yıl oldu.
The Future of Recruiting raporunun son sayısında, işveren markalarının başarısının; empati ve eylemlere dayanacağını gösteriyor. LinkedIn verileri de bunu destekliyor. Dünyayı değiştiren olaylar ve sosyal sorunlar bu yılın başlarında ön plana çıkarken, adaylar ve müşteriler, önem verdikleri konularda konuşabileceği markalara yönelmeyi seçti.
İşveren markası, artık şirketlerin kamuoyu algısı üzerinde eskisinden daha büyük bir etkiye sahip.
İşveren markasında daha fazla empati, şeffaflık ve özgünlüğe yönelik bir itici güç var. Ve bu, birkaç farklı şekilde ortaya çıktı. Bunu akılda tutarak, 2021’de işveren markası stratejinizi şekillendirmenize yardımcı olmak için, gördüğümüz en etkili değişiklik ve trendlerden 3’nü sizinle paylaşıyoruz!
- Daha Fazla Soru Sorun ve Konuşmayı Teşvik Edin
Şirketlerin, işveren markalarında empati kurmasının bir yolu, daha az konuşmak ve daha fazla dinlemek.
HubSpot bunu, sık sık sorular sorarak yapıyor. LinkedIn şirket sayfasında, “Uzaktan çalışmanın özgün benliğinizi çalışma hayatınıza getirmenize nasıl fırsat verdiğiniz düşünüyorsunuz?” gibi sorular yayınlıyor. Ancak yalnızca soruyu gönderip orada bırakmıyor. Ekip, düzenli olarak şirketin hesabından yorum yapan kişilere yanıt veriyor, hatta bazen görüşmeden elde edilen temel çıkarımları veya iç görüleri özetleyen bir içerik yayınlıyor.
Bu strateji, HubSpot’un insanların bakış açılarını dinlediğini ve onları önemsediğini gösteriyor. Bu da potansiyel adaylara güçlü bir mesaj gönderiyor; “Burası sesinizin duyulacağı bir şirket!”
- Çalışan Refahı Hakkında Açık ve Empatik Bir Tavırla Konuşun
Yakın zamana kadar, işveren markası içeriği, adaylara ve çalışanlara yönelikti. Bu içeriklerse, potansiyel müşterileri hedefliyordu. Bu çizgiler 2020’de bulanıklaşmaya başladı. Artık tüketiciler, satın aldıkları markaların, özellikle kriz zamanlarında, çalışanlarıyla ilgilendiğini bilmek istiyor.
Bu da çalışan refahı hakkında konuşmak için daha empatik bir yaklaşıma yol açtı. Şirketler, çalışanlarının karşılaştıkları mücadeleleri artık göz ardı edemiyorlar!
Bu yaklaşımı gösteren bir gönderi, Citi CEO’su Mike Corbat’tan geliyor. Mike bir umut mesajı paylaşmadan önce “bunun ailelerimiz, topluluklarımız ve firmamız için zorlu bir zaman olduğunu” kabul ediyor: “Daha önce, zor zamanları atlatma yeteneğimizi kanıtlamıştık.” Diyor ve çalışanları desteklemek için neler yaptığının ayrıntılarını aktararak, uygun meslektaşlarının alacakları ödülleri de paylaşıyor.
- Canlı Yayınlarla Hedef Kitlenize Ulaşın
Birçok şirket bu yıl, adaylara ulaşmak ve etkileşim kurmak için başka yollar bulmak zorunda kaldı. Bazı şirketler, LinkedIn Live gibi platformlarda canlı içerikler oluşturarak sanal etkinliklere döndüler.
Cisco, bu süreci ilk benimseyenlerden biriydi. Sanal stajlardan, teknoloji alanında kadınlara ve işin geleceğine kadar çok çeşitli, kariyerle ilgili konuları kapsayan, LinkedIn’de canlı yayınlarına girdi. Bu yayınların çoğu, hem canlı olarak hem de sonrasında binlerce kişi tarafından izlendi.
Yüz yüze toplantılar güvenli ve uygulanabilir bir seçenek olsa bile, sanal işe alma etkinlikleri muhtemelen popüler olmaya devam edecek.
Ufukta yeni bir yıl olabilir, ancak 2021’de bir sıfırlama düğmesi yok. Bu yıl piyasadaki konuşmaların çoğu, bir sonraki aşamada da devam edecek ve burada vurguladığımız trendlerin çoğu, işveren markası ortamını yıllarca şekillendirecek – bu nedenle şirketinizin sesini bulmalısınız!
Temel değerleriniz size rehberlik etsin ve her şeyden önce empati ve özgünlükle yol göstersin.
İşveren Markası Danışmanlığı Hizmeti için bizimle iletişime geçebilirsiniz.